Akılla düşünmeli bilgiyle anlamalıyız


  • 01.05.2017

    “Aklın gücüne hiçbir engel karşı koyamaz,” demiş Roma İmparatoru ve aynı zamanda bir filozof olan Marcus Aurelius. Albert Einstein, “İnsan, aklın sınırlarını zorlamadıkça hiçbir şeye erişemez,” derken, Çinli yazar ve dilbilimci Lin Yutang’ın “Akıllı adam hem kitapları hem de doğrudan doğruya hayatı okur,” deyişi aklın, düşünmenin ve bilgilenmenin kısa anlatım örnekleri olarak aklıma geliverenler. Akıl ve düşünmek deyince, Sokrates’in “ben bilmediğimi bildiğim için diğer insanlardan akıllıyım,” dediğini de bir kenara yazmakta yarar var sanırım.

    İnsana bahşedilmiş olan bazı bedensel güçler ve dinamikler hayatımızı şekillendirir. Zaman zaman da yönlendirir. Bunlar temel değerler ve kavramlardır. Aktif olarak işleri yoluna koymamızı sağlarlar. Yaşamımızda ön planda oldukları sürece bizi huzura, doğruya, esenliğe, daha duyarlı olmaya ulaştırarak insanlığın düzeyine ve kültürüne katkı sağlamımıza yol açarlar.

    Bu güçlerin ilk ikisi ‘Akıl ile Düşünmek’ ve ‘Bilgi ile Anlamak’ tır. Örneğin yaşlı bir teyze sıkışık trafikte, ışık olmayan bir noktadan karşıya geçmeye çalışıyor. Durumu zor ve trafiği de zorluyor. Aklımızı onun durumuna yöneltiyoruz. Ya ışıklara kadar yürümek ya da taşıtları işaretle durdurarak onu karşıya geçirme bilgisini kullanıyoruz.

    Kristof  Kolomb sayısız bilgiyi inceleyip dünyanın yuvarlaklığına inanmış ve işe koyulmuş, aklını kullanarak inanılmazı başarmıştır. Pek çok ödüller kazanmış bir kitap ya da filmin bilgisini aklımızda değerlendirip, düşünüp, o filmi görmeye, kitabı okumaya karar vermez miyiz?..

    “Akıl” insana sunulmuş en değerli hazine, manevi bir kuvvettir. Düşünme, bilme, öğrenme, davranış belirleme, denetleme, yargılama ve ayırt etme gücüdür. İyi ile kötüyü, güzel ile çirkini akıl ile ayırt ederiz. Akıl bize, doğru ve mantıklı, vicdana uygun hareketler sergilememizi öngörür. Yalanla gerçeği, doğuyla yanlışı ayırabilme ve görüş yürütme yeteneğidir.

    İnsan, aklı ile çevresini ve tüm doğayı yaşanabilir hale getirerek bir “Kültür Dünyası” oluşturmuştur. Bu anlamda insan, bilen, bulan, ilim yapan, inanan, sanat yaratan, öğrenen ve öğreten, dil sahibi ve kültür birikimlerini kuşaktan kuşağa aktaran bir varlıktır. Bu gücü, birikimi akıldan alır. Gücü bilgide saklar. Her yeni bilgi aklın çalışmasında, olayların anlam kazanmasında kullanılır. Doğru kullanıldığında da olumlu sonuçlar kaçınılmazdır.

    Akıl durağan-statik değildir. Düşünme ve tecrübeyle gelişir. Ancak tecrübelerimizi doğru değerlendirip doğru sonuçlar almalıyız. Burada devreye “Düşünce” girer. Düşünce de ayrı bir güç ve enerjidir. Elektrik akımını andırır titreşimler içerir. Yaşamımızdaki ve evrendeki bilimsel gerçekleri buldurur. Yoğunlaşması halinde cisimlere ve diğer insanlara ulaşması mümkündür. Yakın bir gelecekte, evimizde otururken düşüncelerimizi dünyanın herhangi bir noktasındaki arkadaşımıza gönderebileceğimiz bir hayal değil artık.

    Düşünme, akıl ve mantık kurallarına uygun yapılır. Mantık doğru düşünmenin ilkelerini inceleyen bir disiplindir. Doğru düşünmenin biçimini ele alır. Düşünmek, aklı çalıştırmak, olaylardan doğru sonuçlar çıkarmak, bilinmeyenleri bulmaktır. İnsanlığın barışı, huzuru, gelişmesi için bilinmeyenleri bulmak!..

    Düşünerek insan yeni bilgiler elde eder. “Tutarlı düşünme” ya da “Mantıklı düşünme” terimleri ile ifade edilir.

    İnsan aklı sorgulayarak, düşünerek, sonuç elde ederek ve bunları bir mantık düzeni içinde yaparak gelişir. Aslında düşünce, bir başka ifade ile, akıl ve mantık  ile olur. Düşünürken, akıl ve mantık el ele ve uyum içinde olduğunda doğru sonuç ortaya çıkar. Düşünmek aklımızı çalıştırmaktır. Akıl çalıştıkça, devamlı geliştikçe elde edilen yeni bilgilerle “Anlama” olayı ya da farkındalığı da gelişir. Derinlik kazanır.

    Düşünürken, kulağımıza seslenen olumsuz fısıltıları yenmeyi öğrenmek zaman alır. Bunu başarmak insanı daha huzurlu, dingin ve mutlu kılar. Bize dedikoduyu, yalanı, kıskanmayı, yanlış kınamayı fısıldayan ses “Vesvese Veren” in kendisidir. Bilgiden uzak, Tanrı inancından yoksun yaşayanlar için bu fısıltı çok zor bir sınavdır.

    Düşünmek bizi yeni gerçeklere ulaştırır. Bugüne kadar insanlık için yararlı bilgileri ve sonuçlarını yalnızca düşünenler, çalışanlar, alın teri dökenler buldular. Newton, Edison gibi... Ünlü matematikçimiz Cahit Arf gibi... Ya da doktorların sultanı İbn-i Sina gibi...

    Tüm bu isimler ve daha niceleri, insanın temel hedeflerinden en anlamlısı olan bilginin ve düşüncenin zirvesine çıkmak için bir ömür boyu düşündüler, çalıştılar ve insanlık bu isimleri hiç bir zaman unutmayacaktır. Dileğim odur ki, genç kuşaklarımızdan da ülkemiz ve insanlık adına saygın düşünürler çıkacak ve saygıyla anılacaklardır.