Dirlik Adına “Bir” Olalım


  • 01.06.2014

    Önce, Beri gel daha beri daha beri Bu yol vuruculuk nereye dek böyle Bu hır gür bu savaş nereye dek Sen bensin işte ben senim işte .............................. Topumuz bir tek olgun kişiyiz bir tek Ne diye böyle şaşı olmuşuz ne diye

    Hepimiz Adem ve Havva’dan geliyoruz. Adem ki, ilk insan, tek insan. Hepimiz o modelden geliyoruz. Teklikten, birlikten, tek bir örnekten geliyoruz.

    Yaratılış teorisine inanmayanlar için geçerliliğini koruyan “Evrim teorisi”de önce “Tek örnek” insan oluştuğunu kabul eder. Bu örnek sonrasında şekilden şekile gelişti ama tek model sabit kaldı. O model bugünkü insanın son şekli oldu. Nasıl düşünürsek, inanırsak inanalım TEKLİKTEN geliyoruz. Gün oldu insan tek başına iken sıkıldı, sarsıldı ama sorunsuz, huzurla yaşadı. Erinç içinde... Dirlik içinde...

    Derken Habil ve Kabil geldi dünyaya. Allah’a sunulan bir hediye sonucunda Kabil, hediyesinin beğenilmediği inancıyla kardeşi Habil’i kıskandı. “Kıskançlık” kardeşini düşman gibi görmesine, ayrı görmesine, kendinden üstün görmesine neden oldu. Aslında kardeşi ile ilk modelden ayrı değildi. Yalnızca değişik bir kopyaydı.

    Habil tipik bir EGO kurbanı oldu. Aklını kullanamadı. Vesvese veren onun bu zaafından yararlandı ve onu ikna etti. Dünyada işlenen ilk cinayet böyle yazıldı tarihlere.

    İnsanın bozulması, nefsini yenememesi, kontrol altına almayı beceremediği için başladı. “Önce ben” demek kıskançlığın temelini oluştururken, başkasını yabancı ve düşman gibi görmektir. Tüm negatif duygu ve düşüncelerin temelinde “Ben” ve “Ego” yatar.

    Başkasına kızarız, öfkeleniriz, kıskanırız. Tek kusursuz biz olur, başkalarını değerlendirir, sınıflandırır, cephe alırız. Ayırım, birlikten uzaklaşma bu noktada otomatikman başlamıştır. Aşırı madde düşkünlüğü, iktidar hırsı, şehvet, şöhret insan aklını durduran, verdiği haz ile adeta sarhoş eden “Nefis” insanı birlikten uzaklaştırır. İnsanı insana uzak yapar, şeytanın işini de kolaylaştırır.

    Birlik ezelden ebede geçerli, değişmeyecek olan evrensel hakikattir. Çünkü Allah birdir. Tasavvufta birliğe ulaşmak, olgun insan giderek bilge ve kamil olmaktır. Kişinin kendini bilmesi, nefsini kontrol etmesi, ölçülü olması Allah’a yaklaşmasıdır.

    İnsanoğlu yalnız yaşayamaz. Doğası gereği, diğer insanlarla iletişim ve etkileşim halindedir. Bu ilişki hoşgörü, saygı, sevgi ve empati ile yürütülürse sağlıklı, huzurlu bireyler ve giderek de aileler, toplumlar ortaya çıkar. İnsanlar birbirleriyle kan bağı ile bağlı değillerdir ama ilk yaradılış sonucu aslında hepimizin kökeni kardeşlikte birleşir.

    Ortak acılara üzülmek, ortak dertlere çare olmak, ortak sevinçlerle sevinmek, coşmak birlikte ve uyum içinde yaşamanın adımlarıdır. Temel konularda ayrı ayrı düşünmek, ayrı olmak toplumları parçalar, böler ve insanlığın zararınadır. Ekonomi, sosyoloji, felsefe bireylerin ve toplumun “Bilgi... Tutum... İnanç... İlgi... Amaç... Sosyal norm... Hayata bakışları” çerçevesinde “İnsancıl Birlik” açısından ele alınmalıdır. Birliğe mümkün olduğunca yönlendirilmelidir. Kişisel değerler, aile değerleri, ulusal ve evrensel değerler ayrı birer bütün olarak birbirlerine ters düşmemelidir. Ayrılığı özendirici olmamalıdır.

    Aslında bugün için dünyanın gündeminde, “Dünyanın geleceği adına neden birlikte hareket etmeliyiz?” sorusunun cevabını arayan çok önemli bir sorun var. “Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli-IPPC”nin beşinci değerlendirme raporu daha yeni açıklandı.

    Dünya ekonomisindeki tüm sektörler, tüm devletler tarafından uyumu bir “İşbirliği” içinde ekonomik bir devrim hayata geçirilmek zorundadır. Hepimizin bildiği gibi, “2030” su sıkıntısının had safhaya ulaşacağı yıl olacaktır. Bu son rapora göre, 2050 yılına kadar düşük karbonlu enerji üretimi dört katına çıkarılmalıdır.

    Bu raporu hepimizin dikkatle ve ibretle okuması, üzerine de düşünmesi gerekiyor. Kişinin eyleme kendi çapında geçmesini gerektirecek dehşet verici gerçeklerle karşı karşıyayız. Sonucu ise ya birliği sağlayıp “Diri” olabilmektir ya da son durağa varıp “Yok olma”dır.

    Dünya insanlarının kardeşliği, evrensel huzur, dirlik için gereklidir. Dirlik ise yaşamamızın, sağlığımızın, varlığımızın ve geleceğimizin maddi ve manevi ilk şartıdır. Unutmayalım!..