Biz Ağacı Severiz


  • 01.05.2016

    Farkına varmasak da, ağaç sevgisi çocukluğumuzda başlar bizim. Henüz kısa pantolonlu günlerimizde, komşunun bahçesindeki incir ağacına hem tırmanıp hem de ballı incirlerinden yediğimizi hangimiz hatırlamayız ki? Ağaçtan silkelenen dutları nasıl kapıştığımızı unutmamız mümkün mü ya da dallarından yemeye çalıştığımız karadutun her yanımızı yaptığı lekeleri? Erik ağacının tepesinden yaptığımız erik savaşları çok uzaklarda artık. Yine mahalle aralarında topladığımız, elektrik direklerine vurarak kırıp yediğimiz ayvaların tadını unutamadığımız gerçek değil mi ?

    Ağaçlarla çocukluğumuzda tanışır, meyveleri için severiz. Başımızda kavak yelleri esmeye başladığında ise erguvan renkleri ve manolya kokuları başka bir anlam katar hayatımıza. Nisan ayı ile birlikte erguvanların iç içe leylak ve mor salkımları karşımıza çıktığında coşkularımız ve heyecanlarımız da yeni ufuklara doğru çoktan yola koyulmuştur bile...
     
    Kısacası ağaç güzeldir, ağaç doğanın incisidir ve biz ağacı severiz. Bu sevginin ötesinde ağaç yaşamımızın ve geleceğimizin sigortasıdır, garantisidir. Bilelim ki, ağaç yoksa yaşam da yoktur. Ağaç insana nefes aldırır, gölge olur güneşten korur, can verir, meyve verir, erozyonu önler, havayı kirleten gazları emerek atmosferin havasını temizler.
     
    Bu özelliklerini hiç birimiz inkar etmese de, dünyamızda hızlı bir ağaç katliamı yaşanmaktadır. Oysaki plansız, programsız hiç bir nedenden dolayı ağaç kesilmemelidir. Zorunlu durumlarda kesilenlerin yerine ise  uygun zamanda yenileri  dikilmelidir. Yakın geleceğimizi ilgilendiren iklim değişikliğinin en önemli nedeni yok edilen “Yağmur Ormanları”dır.
     
    Tüm olumsuz davranışlara, ormanların katliamına karşın dünyamızda umut verici, sevindirici gelişmeler de yaşanmaktadır. “Dünya Ağaç Günleri” ni bu konuda iyi bir örnek olarak verebilirim. İlk olarak 2013 yılında Tanzanya’da kutlanmıştır. 2014’de Çin’de, 2015 yılında da ülkemizin Eskişehir Odun Pazarı Belediyesi’nin organizasyonunda gerçekleştirilmiştir.
     
    Eskişehir’deki kutlama günlerine 68 ülkeden 300 konuk katılmıştır. Konuya ilişkin sergiler, sanatsal gösteriler, ağaçlandırma etkinlikleri, ahşap oymacılığı workshoplar ve sempozyumlar düzenlenmiştir. Etkinliklerin sonunda da, “IWICS – Uluslararası Ahşap Kültürü Derneği”nin öncülüğünde “Wood is good – ağaç güzeldir” sloganı benimsenmiştir.
     
    Diğer bir olumlu yaklaşım “Orman Okulları”dır. Ağaçlık yörelerde ya da ormanlarda öğrencilerin aktif katılımı ile öğrenme ve öğretme metotlarının kullanıldığı doğal ortam okullarıdır. Öğrenciler kendilerini özgüven, saygı prensipleri ile geliştirirler.
     
    İngiltere’de, İskandinavya’da, Kanada’da, Almanya’da ve Amerika’da yaygınlaşmışlardır. Doğal yaşamla kuvvetli bir bağ kurarlar. Çoğunlukla anaokulu düzeyindedirler ve çocukları daracık koridorlarda, beton duvarlar arkasına hapsedilmelerine engel olma anlayışına sahiptirler.
     
    Yaprak, tohum, yere düşmüş dal gibi doğada kendi başlarına buldukları malzemeleri kullanarak doğayı doğal bir yaklaşımla benimserler ve ekolojik eğitim almış olurlar. Bu öğrenciler ileri yaşlarda doğanın katledilmesi, ormanların yok edilmesi gibi olumsuz gelişmelere katılmaz ve hatta böyle fikirlere  karşı olurlar.
     
    Kişisel açıdan baktığımda, sorumluluğum gereği ağaçları yalnızca sevmek değil, ülke topraklarımızın daha çok ağaca kavuşması adına elimden geldiğince çabalarımı sürdürmekten büyük bir haz almaktayım.
     
    Ağaçlandırma konusunda küçük katkılarımın ötesinde, bugüne kadar oluşturduğum dört adet orman ile gerçek anlamda onur ve gurur duymaktayım. 
     
    İlk olarak 2009 yılında Tekirdağ’da 4.000 fidan ile “Yılmaz Ulusoy Hatıra Ormanı'nı gerçekleştirdik. Buradan aldığımız şevkle hemen ardından 2012 yılında Şile yolunda 12.000 ağaçlık “2. Yılmaz Ulusoy Hatıra Ormanı”nı hayata geçirdik. Bu iki ormanı takiben de zaman geçirmeden yine 2012 yılında Çatalca’da 12.000 ve Trabzon Sürmene’de 20.000 ağaçtan oluşan iki ormanın daha fidanları toprakla kavuştu.
     
    Gerçekten, bu girişimlerimin mutluluğunu, huzurunu anlatmam mümkün değil. Ağaçlar hatta tüm doğa, ekolojik yapı bizim geleceğimizdir. Onlara gözümüz gibi bakmak zorundayız. Onları yaşatalım ki, biz de yaşayalım!..